Geçit hakkı tesisi bir taşınmaz mülkiyetini sınırlayan irtifak hakkı olmakla beraber özünü komşuluk hukukundan alır. Bu yüzden uygun geçit yeri saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin gözetilmesi zorunludur. Bunun doğal sonucu olarak da geçit hakkı davalarında davacının dava konusunda tam bir tasarruf yetkisi yoktur. Çünkü geçit gereksiniminin subjektif arzulara göre değil komşuluk hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde objektif esaslara göre belirlenmesi, yine fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin bu tür davalarda en yoğun şekilde uygulanması gerekir. DEVAMI… “Geçit Hakkı Davalarında Fedakarlığın Denkleştirilmesi Prensibi”
Geçit Hakkı Tesis Edilirken Kesintisizlik Prensibine Uyulmalıdır
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse, bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. DEVAMI… “Geçit Hakkı Tesis Edilirken Kesintisizlik Prensibine Uyulmalıdır”
Eş Rızası Alınmadan Aile Konutuna Konulan İpoteğin Kaldırılması Gerekir
Somut olay da, taşınmaz aile konutu niteliğindedir. Davalı eş dava konusu aile konutunun bulunduğu taşınmaz üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 tarih ve 2013/2-2056 esas, 2015/1201 karar sayılı kararında açıkça ifade edildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Eş söyleyişle eşin “açık rızası alınmadan” yapılan işlemin “geçersiz olduğunu” kabul etmek zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında yukarıda açıklanan yasal düzenleme ile ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
DEVAMI… “Eş Rızası Alınmadan Aile Konutuna Konulan İpoteğin Kaldırılması Gerekir”
Müdahalenin Meni ve Kal Davaları Asliye Hukuk Mahkemesinde Görülür
Somut olayda, davacılar vekili, müvekkillerinin…ili, …mahallesi 1390 ada 65 parsel sayılı arsa üzerinde inşa edilen … apartmanında kat maliki olduğunu, taşınmazda kat maliki olmayan ve yönetici olduğunu iddia eden … ile davalı tarafın baz istasyonunun taşınmaza kurulması için kira sözleşmesi imzalandığını, kira sözleşmesinin hukuken geçersiz olduğunu, taşınmazın bulunduğu konum ve çevre dikkate alındığında baz istasyonunun insan sağlığını tehlikeye attığının açık olduğunu belirterek davaya konu taşınmazlara vaki müdahalesinin men’ine ve direklerin ve iletim hattının kal’ine, 5.000,00.-TL ecrimisil alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davacının iddiasına göre davalı GSM şirketleri ile arasında kira sözleşmesi olmadığı, taraflar arasındaki temel ilişkinin kira sözleşmesi kapsamında değil müdahalenin men’i ve alacak davası niteliğinde olduğu gözetildiğinde, buna göre uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. DEVAMI… “Müdahalenin Meni ve Kal Davaları Asliye Hukuk Mahkemesinde Görülür”
Kamu Malı Niteliğindeki Meralar Zilyetlikle Kazanılamaz
Mahkemece; davacı … Köyü’nün öncesinde … Köyü’nün mezrası iken 1989 yılında ayrılarak bağımsız bir köy haline geldiği, kuruluş tarihi belli olan bir köyün kadim mera iddiasına dayanamayacağı, taşınmazlar hakkında mera tahsis kaydının da bulunmadığı gerekçe gösterilmek suretiyle, bu taşınmazlar hakkındaki davasının reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. … Köyü halkının mezra iken bağlı bulunduğu … Köyü’nün kadim köy olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. İdari yoldan, köylerin bölünerek birden fazla köy kurulması halinde yeni kurulan ancak kadimden beri burada yaşayan köy halkının kadimlik vasfının ortadan kalktığını kabul etmek hukuken mümkün değildir. DEVAMI… “Kamu Malı Niteliğindeki Meralar Zilyetlikle Kazanılamaz”