Limited Şirket Ortaklığından Çıkma Hakkı

   Limited Şirket ortaklarından birinin, şirket ortaklığının sona ermesi üç farklı şekilde mümkün olabilmektedir. Bunlar; hisselerin bir başka kişiye devredilmesi, ortaklıktan çıkma hakkının kullanılması ve ortaklıktan çıkarılmadır. Antalya Şirket Avukatı olarak Türk Ticaret Kanunu’nun 638 ile 640. maddeleri arasında düzenlenen şirket ortaklığından çıkarma ve çıkarılma hükümlerine göre müvekkillere avukatlık hizmeti vermekteyiz.

            Limited Şirket Ortaklığından Çıkma Yolları

            Bir şirket ortağının limited şirket ortaklığından çıkabilmesi için ilk yol, Türk Ticaret Kanunu’nun 638. maddesinin 1. fıkrasında düzenlendiği üzere; şirket sözleşmesinde ortaklara limited şirketten çıkma hakkının tanınmış olmasıdır. Şirket sözleşmesinde söz konusu çıkma hakkı düzenlenirken, çıkmanın hangi şartlara bağlı olduğuna ilişkin düzenleme getirilmesi mümkün olup, bu şart zamana ya da herhangi bir durumun gerçekleşmesine bağlı kılınmış olabilir. Aynı zamanda, herhangi bir şart gözetilmeden serbestçe ortakların çıkma hakkı da düzenlenebilmektedir. Antalya şirket avukatı olarak bu noktada müvekkillere sağlanan hizmet, şirket sözleşmesindeki çıkma hakkına ilişkin öngörülen şartların sağlanmasıdır. Bu noktada çıkma hakkının tüm ortaklara aynı anda tanınmamış olması, TTK’nun 357. maddesinde düzenlenen eşit işlem ilkesine aykırılık arz etmektedir.

            Şirket sözleşmesinde düzenlenmiş hakka dayanarak limited şirket ortaklığından çıkılabilmesi için, ortağın çıkma beyanında bulunması gerekmektedir. Şirket sözleşmesinde söz konusu beyanın ne şekilde yapılacağına ilişkin bir düzenleme yoksa, beyanın her şekilde yapılması mümkündür. Ancak şirket sözleşmesinde herhangi bir şekil şartı öngörülmüşse, limited şirketten çıkma için söz konusu şekle uygun şekilde beyan verilmelidir.

            Bir limited şirket ortağının şirket ortaklığından çıkabilmesi için ikinci bir yol ise; şirket ortağının ortaklıktan çıkmak için haklı sebeplerinin var olmasıdır. Türk Ticaret Kanunu’nun 638. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen bu yola başvurulması ve şirket ortaklığından çıkışın sağlanması için şirket sözleşmesinde herhangi bir düzenleme yapılmış olması gerekmez. Antalya şirket avukatı olarak; haklı sebeplerin varlığı halinde, limited şirket ortaklığından çıkma için gerekli hukuki prosedür tamamlanmaktadır.

            Kanunda “haklı sebep” olarak belirtilen kavramın içine hangi sebeplerin girdiği tam olarak sıralanmamıştır. Kanunda sadece bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması ve bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi haklı sebepler olarak sıralanmıştır. Dolayısıyla bunların dışında nelerin haklı sebep sayılıp nelerin sayılmadığı, emsal Yargıtay kararları uyarınca belirlenmektedir. Şüphesiz ki bir ortağın ortaklıktan çıkmak için haklı sebeplerinin olduğunu belirtmesi halinde, söz konusu haklı sebeplerin ortaklığın devamını çekilmez bir hale getirmiş olması lazımdır. Haklı sebebin varlığını, ortaklıktan çıkmak isteyen kişi ispatlamakla yükümlüdür.

            Haklı sebebin doğumunda ortaklıktan çıkmak isteyen ortak bile kusurlu olsa, bu durum ortaklıktan çıkmasına engel değildir. Limited şirket ortaklığından haklı sebebe dayanarak çıkma için, mahkeme yoluna başvurmak ve dava açmak şarttır. Bu noktada Antalya şirket avukatı olarak, müvekkil adına önce şirkete yazılı bir bildirimle çıkma talebini bildirmekte, ardından da mahkemeye limited şirket ortaklığından çıkma davası açmaktayız.

            Öte yandan Antalya Şirket Avukatı olarak; açılan limited şirket ortaklığından çıkma davasında, ortaklıktan çıkmak isteyen müvekkilin haklarının zarar görmemesi adına mahkemeden tedbir de talep etmekteyiz. Nitekim TTK’nun 638/2 maddesi; hakime, davacının durumunun teminat altına alınması için önlemler alabilme yetkisi vermektedir. Öte yandan aynı madde; hakime, limited şirket ortaklığından çıkma davası açan ortağın hak ve borçlarını dondurma yetkisi de vermektedir. Bu nedenle, söz konusu dava açılmadan önce, Antalya Şirket Avukatı olarak verdiğimiz hizmet esnasında, açılacak davanın getirisi ve götürüsü müvekkille beraber enine boyuna istişare edilmektedir.

            Bir ortağın ortaklıktan çıkma için dava açması halinde; ortaklıktan çıkmak isteyen başka ortakların da söz konusu davaya ve çıkmaya katılması mümkündür. Bu konudaki düzenleme Türk Ticaret Kanunu’nun 639. maddesi ile getirilmiştir. Bir ortağın çıkmak için şirkete bildirim yapması ya da dava açması halinde; şirket müdürü, bu durumu yazılı olarak diğer ortaklara bildirmekle yükümlüdür. Bildirimi alan diğer ortaklar arasında; limited şirket ortaklığından çıkmak isteyen ve haklı bir sebebi olan başka ortak varsa, o ortak da bir ay içinde müdürden ya da dava açılmışsa mahkemeden çıkma talep edebilecektir.

 

            İlgili Yargıtay Kararları

T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi; Esas:  2014/7222, Karar: 2014/14813, Karar Tarihi: 29.09.2014 – Antalya şirket avukatı

Dava; haklı sebebe binaen davacının liınited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir.

6102 Sayılı TTK’nın 638/2. maddesinde her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde limited şirket ortaklığından çıkartılmasına karar verilmesi için dava açabileceği, aynı yasanın 636. maddesinde haklı sebeplere binaen şirket ortağı ya da ortaklarınca açılacak şirketin feshine ilişkin dava sonucunda fesih kararı verilmesinin şirketin sona ermesi sebeplerinden biri olduğu, sona ermenin sonuçlarına ilişkin anonim şirketler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. 636. maddenin yollamada bulunduğu 533. maddede ise sona eren şirketin tasfiye haline gireceği, tasfiye hâlindeki şirketin, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini koruyacağı ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanacağı, bu hâlde organlarının yetkilerinin TTK’nın 540. ve devamındaki maddelerde açıklanan tasfiye amacıyla sınırlı olduğu düzenlenmiştir.

Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamında karara gerekçe olarak gösterilen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/154 esas sayılı dava dosyasının kesinleştiğine ve bu kararla atanan tasfiye memurunun göreve başlayıp şirketin tasfiye halinde bulunduğuna dair bir belge bulunmamaktadır. Yine dosyada mevcut Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 6.6.2013 tarihli yazısından da davacının ortaklıktan çıkarılmayı istediği şirketin halen faal olduğu ve ticaret unvanına “tasfiye halinde” ibaresinin eklenilmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu hususlar karşısında dava konusu şirketin fesih kararının kesinleşip kesinleşmediği ve kesinleşmişse tasfiye halinde olup olmadığı araştırılmadan eksik incele ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu gerekçeyle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

 

T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi; Esas:  2014/8798, Karar: 2014/14978, Karar Tarihi: 01.10.2014 – Antalya şirket avukatı

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, ortaklığının kendi istek ve iradesiyle değil, babasının vefatından sonra mirasçı olması sebebiyle gerçekleşmiş bir ortaklık olduğunu, ev hanımı olan müvekkilinin şirketin iştigal konusu olan işlerden anlamadığı gibi bu tür işlerle uğraşmak, şirket ortaklığını sürdürmek de istemediğini, ayrıca şirket müdürü olan kardeşinin şirketin işleyişi, faaliyetleri, alacak ve borçları konusunda bilgi vermekten kaçınması üzerine kendisine ihtarname gönderildiğini, ihtarnamede belirtilen süre içerisinde müvekkilinin talepleri yerine getirilmediği gibi kendisine herhangi bir bilgi de verilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı limited şirket ortaklığından çıkmasına, 64.687,50 TL olan ayrılma akçesinin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı şirket temsilcisi, şirketin tüm işlerini takip ettiğini ve şirketin işlerinde bir sorun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, 6102 sayılı TTK’nın 638/2 maddesine göre; her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, davacının şirketin iştigal konusu ile ilgili bilgi, görgü ve tecrübeye sahip olmamasının tek başına davacının şirketten çıkması için haklı sebep niteliğinde olmadığı, davacı tarafın bunun haricinde ortaklıktan çıkma için haklı bir sebep de ileri sürmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, muhik sebeplere dayalı olarak limited şirketten çıkmaya izin verilmesi ve sermaye payının ödenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının şirketin iştigal konusu ile ilgili bilgi, görgü ve tecrübeye sahip olmamasının tek başına çıkma için haklı sebep oluşturmayacağı, davacının bunun haricinde haklı sebep sunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı iddiasında sadece mahkeme gerekçesinde haklı sebep olup olmadığı irdelenen nedene değil, ayrıca şirket müdürü olan kardeşinin, kendisine şirket hakkında bilgi vermekten de kaçınmasına, taraflarınca yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kalmasına da dayanmıştır. O halde mahkemece, davacının dayandığı tüm sebepler ve buna ilişkin deliller değerlendirilerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle davacının şirketten çıkmasını gerektirecek haklı bir sebebin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.

 

T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi; Esas:  2013/10910, Karar: 2014/2909, Karar Tarihi: 19.02.2014 – Antalya şirket avukatı

Karar: Davacı vekili, davalı şirketin ortaklarından olan müvekkilinin şirket merkezine sokulmadığını, şirket defterlerinin kendisine gösterilmediğini, şirket merkezinin kapatıldığını ve şirketin yeni merkezi hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, ortaklık ilişkisinin devamının müvekkili açısından imkansız hale geldiğini, müvekkilinin bazı kararlarda imzasının taklit edildiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/111026 sayılı soruşturma dosyası üzerinden her iki davalı hakkında şikayette bulunduğunu, gerek davalı Y.’un gerekse müvekkilinin şikayetlerinden ortaya çıkan sonucun davalı şirket kararlarının zaman zaman imzaların taklit edilmesi suretiyle alındığını gösterdiğini ileri sürerek; öncelikle müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına izin verilmesine, olmadığı takdirde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Y. vekili, 01.12.1994 tarihinden sonra şirket ile ilgili hiçbir toplantıya davet edilmediğini, hiç bir belge imzalamadığını, şirket faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olmadığını, ancak karar metinlerinin altına davacı ya la diğer ortaklarca kendisi adına sahte imza atıldığını, alınan kararlarda, sermaye arttırmalarında, hisse devirlerinde, toplantılarda varmış gibi gösterildiğini, sahte evrak tanzimi ile hissesinin azaltıldığını, yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılması ve hükümsüzlüğünün tespiti için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/1041 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, şirket müdürü olduğunu beyan eden davacının bulunduğu konum gereği iddialarının inandırıcı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalılardan M.’in uygulamaları neticesinde davacı ortağın 2008 yılından itibaren şirket merkezine sokulmadığı, davacı ile diğer ortaklar ve şirket aleyhine, alınan kararların sahte imza nedeniyle yokluğunun tespiti iddiasıyla dava ikame edildiği, Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/140 Esas sayılı dosyasında davalı Y.’un şikayeti üzerine diğer şirket ortakları hakkında özel belgede sahtecilik suçundan açılan davanın derdest olduğu, ortaklar arasında bir geçimsizlik ve güvensizlik olduğu, ortaklar arasındaki ilişkinin artık çekilmez bir hale geldiği, bu nedenlerle davacının davalı şirket ortaklığından çıkma talebinin haklı bir sebebe dayandığı, davalı şirketin merkez adresini 2009 yılının şubat ayında terk ettiği, şirketin ticari defterlerine ulaşılamadığından davacının çıkma payının hesaplanamadığı gerekçesiyle; davanın ortaklıktan çıkmaya izin talebi yönünden kabulüne, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, şirket defterlerine ulaşılamaması sebebiyle çıkma payı hesaplanamadığından çıkma payı konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararı, davalı Y. vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, limited şirket ortaklığından çıkmaya izin istemine ilişkindir. Davanın davacının ortağı olduğu şirkete yöneltilmesi yeterli olup, diğer ortaklara husumet düşmez. Bu nedenle davalı Y.’a yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken temyiz eden bu davalı yönünden de yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi ve adı geçen davalı aleyhine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru görülmemiş, davalı Y. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı Y. vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. Antalya şirket avukatı.