Bu durumda mahkemece, kira sözleşmesine taraf olmayan davacının malik olduğunu beyan etmesi ve malik sıfatı ile de TBK’ nun 347 maddesi uyarınca tahliye davası açabileceği de dikkate alınarak tapu kayıtları getirtilip davacının malik olup olmadığı incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ihtarname tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
T.C. YARGITAY
3 HUKUK DAİRESİ
E. 2017/5194
K. 2017/13803
T. 12.10.2017
6098/m.347 7201/m.21
DAVA : Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı kiracının 01.01.1986 tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, 10 yıllık uzama süresinin dolduğunu belirterek davalının tahliyesini istemiştir.
Davalı, ihtarnameden haberleri olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece ihtarname tebliğinin usule uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tüzel kişi adına çıkarılan tebligat, tüzel kişinin adresinde Tebligat Kanunu’nun madde 12 ve 13, Tebligat Yönetmeliği madde 20-21 hükümlerinde öngörüldüğü şekilde yetkili temsilcisine yapılır. Tüzel kişinin birden fazla yetkili temsilcisi varsa, tebligat bunlardan sadece birine yapılır. Bu kişilerin bulunmadıkları tebligat memuru tarafından tevsik edildiği takdirde hazır olan şirket memur ve müstahdemlerine yapılır. Şirketi temsile yetkili kişinin o sırada tebligatı bizzat alamayacak durumda olduğu veya iş yerinde olmadığı tespit edilip tebligat tutanağına yazılmadan, şirkette çalışan kişiye doğrudan tebligat yapılamaz. Aksi halde usulsüz tebligat söz konusudur.
Hükmü şahıslar adına gönderilen tebligatın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21 maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Tebligat Tüzüğünün 28 maddesindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedenini araştırması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi, haber verildiği bildirilen en yakın komşusunun imzasının alınması gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmü şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması ve komşunun imzasının alınmamış olmasının tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. ( HGK 11.11.2009 gün, 2009/436 Esas, 2009/487 Karar.)
Somut olayda davalı tüzel kişiye 22.07.2014 tarihli ihtarnamenin” muhatap çarşıda olduğu, en yakın komşu beyanı alındığı, komşunun isim ve imzadan imtina ettiği, Türkmen Mahallesi muhtarlığına tebligatın bırakıldığı” şerhi düşülerek tebliğinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalıya gönderilen ihtarnamenin tebliği usulüne uygundur. Bu durumda mahkemece, kira sözleşmesine taraf olmayan davacının malik olduğunu beyan etmesi ve malik sıfatı ile de TBK’ nun 347 maddesi uyarınca tahliye davası açabileceği de dikkate alınarak tapu kayıtları getirtilip davacının malik olup olmadığı incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ihtarname tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 6100 Sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme
yolu açık olmak üzere, 12.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.