Sözleşmenin Garanti Eden Sıfatıyla İmzalanması Halinde Kefalet Hükümlerinin Uygulanamayacağı

Dava konusu sözleşme içeriğinden, davacının sözleşmeyi garanti eden sıfatıyla imzaladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin kefalet olarak yorumlanması doğru olmayıp uyuşmazlığın BK. 110. maddesi gereğince garanti hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.

T.C YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/ 10150
Karar: 2003 / 4910
Karar Tarihi: 08.05.2003

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı banka ile dava dışı Yılmaz Taşkesen arasında düzenlenen kredili Bankomat Sözleşmesini kefil olarak imzaladığını, kefalet limiti 200.000.000.TL olduğu halde davalı banka tarafından limiti aşan miktarda borç nedeniyle aleyhine icra takibine girişildiğini ileri sürerek 200.000.000.TL dışında davalıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının garanti eden sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davacının dava konusu sözleşmeyi kefalet amacıyla imzaladığı, kefalet limitinin ise 200.000.000.TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava konusu sözleşme içeriğinden, davacının sözleşmeyi garanti eden sıfatıyla imzaladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin kefalet olarak yorumlanması doğru olmayıp uyuşmazlığın BK. 110. maddesi gereğince garanti hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.

Her ne kadar garanti sözleşmesinde kefalette olduğu gibi limit koşulu bulunmamakta ise de belirsizliğin garantisi olamayacağından ve dava konusu sözleşmede ne miktar kredi açılacağı, yani neyin garanti edildiği belli olmadığından esasen somut olay bakımından davacının sorumluluğundan söz edilemezse de, davacı 200.000.000.TL limitle sorumlu olduğunu kabul ederek dava açtığından sonuç itibariyle doğru olan hükmün HUMK.nun 438/son maddesi uyarınca belirtilen bu gerekçeyle onanması uygun görülmüştür.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme hükmünün belirtilen gerekçeyle düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.05.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.