4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 289. maddesinde; kocanın, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, çocuğun ise ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde soybağının reddi davasını açmak zorunda olduğunu, gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlayacağını, 291. maddesinde ise; dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyunun doğumu ve kocanın ölümünü öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davası açabileceklerini hükme bağlamıştır.
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.11.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat … ve karşı taraftan davacı … Gencer ile vekili Avukat Esma Sen ve nüfus müdürlüğü temsilcisi geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklikler tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü :
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 202 0/1467 E., 2020/3892 K. 24/06/2020
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Soybağının Reddi- Babalığın Tespiti
K A R A R
Dava dilekçesinde, davacı …, biyolojik babasının davalı … değil, diğer davalı … olduğunu ileri sürerek soybağının reddi ile gerçek babası ile soybağı kurulmasını istemiştir.
Davalılardan Hamdi vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı … ile Mehmet Ali arasındaki soybağının reddine, Hamdi ile soybağı kurulmasına karar verilmiştir.
Davanın kabulüne dair mahkeme kararını davalı … vekili temyiz etmiştir.
04.06.1958 tarihli ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesinde hâkimin, Türk Hukuku’nu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.
Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının, hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir (HGK’nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı).
Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere göre; davalı … ile davalı …’nın ilk olarak 23.02.1965 tarihinde evlenip 21.02.1979 tarihinde boşandıkları, sonra 02.01.1995 tarihinde yeniden evlendikleri, davacı …’ın anne Esma ile davalı …’nin evlilik birliği içinde20.06.1966 tarihinde dünyaya geldiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda çocuğun “evlilik içinde doğmuş olması” sebebiyle davalı … ile soybağı ilişkisi mevcuttur (TMK. mad. 285).
Davacı …, gerçek babasının Mehmet Ali değil, davalı … olduğunu iddia ettiğine göre davada birden fazla istem olup bunlardan ilki; davalılar Esma ile Mehmet Ali’nin evlilik birliği içinde 20.06.1966 tarihinde doğan davacı …’ın biyolojik babasının Mehmet Ali olmadığı yönündeki iddia 4721 sayılı TMK’nin 286.maddesi kapsamında soybağının reddi; ikincisi ise, davacı …’ın babasının davalı … olduğu yönündeki istem ise TMK’nin 301.maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti istemlerine ilişkindir.
1.Soybağının reddi davası yönünden;
Soybağına ilişkin davalar kamu düzenini yakından ilgilendirdiğinden bu tür davalar için hak düşürücü süreler düzenlenmiş olup, çocuğun açacağı babalık davası yönünden hak düşürücü süre AYM tarafından iptal edilmiş ise de, soybağının reddi davası yönünden hak düşürücü süre varlığını korumaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 289. maddesinde; kocanın, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, çocuğun ise ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde soybağının reddi davasını açmak zorunda olduğunu, gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlayacağını, 291. maddesinde ise; dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyunun doğumu ve kocanın ölümünü öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davası açabileceklerini hükme bağlamıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemece Mehmet Ali ile Esma’nın evlilik birliği içinde doğan davacı …’ın, baba Mehmet Ali ile soybağının reddi istemi yönünden Kanun’da öngörülen hak düşürücü süreler yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi,
2.Davacı …’ın biyolojik babasının davalı … olduğu iddiası yönünden;
Babalığın hükmen tespiti davası açan kişinin bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Dolayısı ile babalığın tespiti talebinin eldeki dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilerek, soybağının reddi davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı …’ye verilmesine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.