ÖZET: Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, yıpranma prim farkı ve akdi ilave tediye farklı alacakları için Toplu İş Sözleşmelerinde öngörülen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz işletilmesi gerekmekte ise de, davacının talebi daha azı olan emeklilik tarihi olduğundan, taleple bağlı kalınarak Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan bu alacaklara davacının emeklilik tarihi olan .. tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava-ıslah ayrımına göre faiz yürütülmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
T.C. Yargıtay
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2019/1289
Karar: 2019/4680
Karar Tarihi: 25.02.2019
Dava: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin geçici işçi statüsünde çalışmakta iken, 2001 yılında daimi kadroya alındığını ve bu surette çalışmasını emekli olana kadar sürdürdüğünü ancak daimi kadroya alındığı tarihe kadar çalışmış olduğu sürelerin dikkate alınmaması sebebiyle intibakının yanlış yapıldığını ileri sürerek, geçici işçi statüsünde çalıştığı sürelerinde dikkate alınması suretiyle derece ve kademesinin tespiti ile ücret farkı, yıpranma prim farkı, yasal ve akdi ilave tediye farkı, yıllık izin ve fazla çalışma alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ayrıca ilgili dönem Toplu İş Sözleşmesi ve Ek Protokollere göre davacının intibakının yapılarak işe başlatıldığını, davacının bu davayı açmakta iyiniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yargılama Süreci ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının kadroya geçmesiyle birlikte yeni çalışma şartlarını suskun kalarak zımni olarak kabul ettiğini ve uzun yıllar boyu anılan şartlara tabi olarak çalıştıktan sonra geçmiş dönemin ücret intibakını talep edilmesinin iş Hukuku ilkeleri ile bağdaşmadığını, 2013 yılında Toplu İş Sözleşmesinde yapılan düzenlemeden önce davacının emekli olması sebebiyle söz konusu düzenlemeden faydalanamayacağını, işveren ile Türk İş Sendikası arasında imzalanan 26.10.2000 tarihli protokol uyarınca davacının konumunda bulunan geçici işçilerin mevcut ücretleri üzerinden sürekli işçi kadrosuna geçirilecekleri açık ve özel olarak belirtildiğinden davacının geçmişe yönelik taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine kapatılan 7. Hukuk Dairesinin 21/01/2015 tarih ve 2014/15667 Esas ve 2015/769 Karar, sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi bozma ilamında özetle, davacının kadroya geçirilmeden evvelki çalışmalarının çalışma süresine dahil edilmesi suretiyle derece ve kademesinin belirlenerek eğer var ise fark alacaklarının hüküm altına alınmasına karar verilmesi, gereğine değinilmiştir. Mahkemece ise bozmaya direnilmiştir.
Mahkemenin direnme kararı Hukuk Genel Kurulu’nun 13.12.2017 tarih, 2016/9 (7)-105 Esas, 2017/1693 Karar sayılı kararı ile özel Daire bozma kararına uyulması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Karar başlığına dava tarihinin 11/03/2014 yerine 24/01/2018 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
2- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre taraflar vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3- Taraflar arasında bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı ihtilaflıdır.
Mahkemenin ilk kararı davacının temyizi üzerine kapatılan Yargıtay 7. Hukuk Dairesince bozulmuş, mahkemece bozma kararına direnilmiş ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla, direnme kararı Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili niteliği itibariyle ıslah niteliğinde olan 03/07/2018 tarihli harç tamamlama konulu dilekçesiyle taleplerini artırmış, mahkemece de ıslah niteliğinde olan bu dilekçeye değer verilerek hüküm tesis edilmiştir.
Dava kısmi dava olarak açılmış olup, yargılamanın sonraki aşamalarında davanın belirsiz alacak olarak nitelendirilmesi davanın niteliğini değiştirmez. Kaldı ki, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu açıklansaydı dahi, dava dilekçesindeki talep miktarlarının sembolik olması nedeniyle dava kısmi eda külli tespit talebi içeren belirsiz alacak davası niteliğinde olacağından ve bu durumda dahi, talep artırım yasanın gerekçesine göre sadece tahsil amaçlı eda niteliğindeki belirsiz alacak davası türünde söz konusu olduğundan, kısmi eda külli tespit talepli belirsiz alacak davalarında sonradan yapılan talep artırımları “ıslah” niteliğindedir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu’nun 45/5. Maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı” hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu’nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi hatalıdır.
Davacının ıslah dilekçesi 27/07/2018 tarihinde davalı bakanlığa tebliğ edilmiş ve davalı bakanlıkça süresi içinde 09/08/2018 havale tarihli dilekçeyle ıslah zamanaşımı def’in de bulunmasına rağmen, ıslah zamanaşımı def’i değerlendirilmeden sonuca gidilmesi ise kabule göre hatalıdır.
4- 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesine göre harçtan muaf olan davalı Bakanlığa harç yükletilmesi de isabetsizdir.
5- Davacı 14/08/011 tarihinde emekliye ayrılmasına rağmen ücret farkı alacağını 29/02/2012 tarihine kadar hesaplayan rapora itibarla karar verilmesi hatalıdır.
6- Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, yıpranma prim farkı ve akdi ilave tediye farklı alacakları için Toplu İş Sözleşmelerinde öngörülen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz işletilmesi gerekmekte ise de, davacının talebi daha azı olan emeklilik tarihi olduğundan, taleple bağlı kalınarak Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan bu alacaklara davacının emeklilik tarihi olan 14/08/2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava-ıslah ayrımına göre faiz yürütülmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.