Vasi Atanması İstendiğinde Sebeplerle İlgili Delil Sunulması Gerekliliği

Somut olayda mahkemece, resmi sağlık kurulundan rapor alınarak ilgilinin akli durumu değerlendirilmiş, kısıtlı adayına ait tapu kayıtları dosya arasına alınmış ise de; Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca yukarıda gösterilen yasal düzenleme karşısında; savurganlığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi iddiasına ilişkin olarak da taraflara delilleri sorulup gösterdikleri takdirde toplanarak tüm delillerin birlikte değerlendirmesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

T.C YARGITAY
8.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 8214
Karar: 2018 / 2114
Karar Tarihi: 13.02.2018

(4721 S. K. m. 405, 406) (1086 S. K. m. 428, 440) (6100 S. K. Geç. m. 3)

Dava: Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Karar: Davacı vekili, vekil edeninin 85 yaşındaki çeşitli hastalıkları bulunan babası …’ un TMK’nın 405 ve 406. maddeleri uyarınca kısıtlanarak vekil edeninin adı geçenin vasi olarak atanmasına karar verilmesini istemiş;

Kısıtlı adayı vekili, vekil edeninin sağlığının yerinde olduğu, gelini ile birlikte yaşadığını, 1603, 1728, 1720 parsel sayılı taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi ile gelinine devretmesinin, savurganlık sayılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş, kısıtlı adayı duruşmada alınan beyanında; herhangi bir rahatsızlığının olmadığını, kısıtlanmak istemediğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiş; mahkemece, kısıtlı adayının vasi tayinini gerektirir bir rahatsızlığının, akıl hastalığının olmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair verilen karar kısıtlı adayı ve davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kısıtlı adayının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 405. ve 406. maddesi kapsamında vesayet altına alınması istemine ilişkindir.

1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesinde “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.” Aynı Yasanın 406. maddesinde ise “Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda mahkemece, resmi sağlık kurulundan rapor alınarak ilgilinin akli durumu değerlendirilmiş, kısıtlı adayına ait tapu kayıtları dosya arasına alınmış ise de; Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca yukarıda gösterilen yasal düzenleme karşısında; savurganlığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi iddiasına ilişkin olarak da taraflara delilleri sorulup gösterdikleri takdirde toplanarak tüm delillerin birlikte değerlendirmesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nın 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 13.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)