Şekil Fazlalığı Varsa Vasiyetname İptal Edilemez

Yukarıda yazılı gerekçeler karşısında dava konusu vasiyetin, şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmek mümkün değildir. Öyle ise davanın reddi gerekirken açıklanan yönler gözetilmeden kanun hükümleri özüne uygun biçimde yorumlanmadan ve miras hukukunun özellikleri ikmal edilerek vaziyetnamenin iptal edilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

T.C YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 1980/ 7187
Karar: 1980 / 8357
Karar Tarihi: 24.11.1980

(743 S. K. m. 479, 480, 481, 482) (YİBK. 26.3.1962 T. 1958/23 E. 1962/3 K.)

Dava: Rıdvan ve arkadaşları ile Ertuğrul ve arkadaşları ve Türk Donanma Vakfı arasındaki vasiyetname iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalılar tarafından istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: İstek, şekle aykırılık sebebi ile resmi vasiyetnamenin iptaline ilişkindir. Dava dilekçesinde dayanılan şekil eksikliği, “resmi memurun, tanıkların kimliğini vasiyetnameyi okuduğunu memur huzurunda tanıklara bildirdiğini noter tarafından yazılmamış ve tanıkların da bunu ifade etmemiş olmalarından” ibarettir.

Noterlik Kanunu, görünümü bakımından özel hüküm niteliğinde bulunduğu izlenimini vermekte ise de, gerçekte Medeni Kanunun vasiyetname düzenlenmesi ile ilgili hükümleri Noterlik Kanununa oranla daha özeldir. Başka bir anlatımla resmi vasiyetname düzenlenmesine ilişkin Medeni Kanunun hükümleri özel nitelikte, Noterlik Kanunundaki işlemler ise genel niteliktedir. İlmi ve kazai görüşler de aynı doğrultudadır. Onun için vasiyetnamede tanıkların kimliklerinin yeterince yazılmamış bulunması ve tanıkların Konsoloslukta görevli kişiler olması vaziyetnameyi geçersiz kılan şekil eksikliği olarak kabul olunamaz.

Okur yazar kişiler bile hiç bir gerekçe göstermeden okuma yazma bilmeyenler gibi resmi vaziyetname düzenletme yolunu seçebilirler. Bu yön 26.3.1962 günlü ve 23/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde açıkça ifade edildiği gibi sözü edilen içtihadın yürürlüğünden bu yana uygulama tümü ile bu yolda devam edegelmiş, bilimsel görüşler de buna paraleldir. Bu bakımdan olayda vasiyetçi okur yazar olduğu halde okuma yazma bilmiyormuş gibi resmi vasiyet düzenlenmiş olmasında hiç bir hukuki sakınca yoktur. Hal böyle iken vasiyet edenin vasiyetnameyi imza etmiş olması bir şekil bozukluğu değil, aksine kanun koyucunun amacını pekiştiren bir garanti niteliğindedir. Başka bir deyimle olayda şekil eksikliği değil, gereği olmayan şekil fazlalığı sözkonusudur. Asgari (enaz) şartlarla gerçekleşen bir işleme vasiyetin özünü zedelemeyen bir takım başka şeklin eklenmesini iptal sebebi saymak, ölenin son arzularına saygı ilkesi ile çelişir.

Yukarıda yazılı gerekçeler karşısında dava konusu vasiyetin, şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmek mümkün değildir. Öyle ise davanın reddi gerekirken açıklanan yönler gözetilmeden kanun hükümleri özüne uygun biçimde yorumlanmadan ve miras hukukunun özellikleri ikmal edilerek vaziyetnamenin iptal edilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 24.11.1980 tarihinde oybirliği ile karar verildi.