Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili Davasında Murisin Mal Kaçırması İçin Sebep Olup Olmadığına Bakılır

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. DEVAMI… “Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili Davasında Murisin Mal Kaçırması İçin Sebep Olup Olmadığına Bakılır”

Şekil Fazlalığı Varsa Vasiyetname İptal Edilemez

Yukarıda yazılı gerekçeler karşısında dava konusu vasiyetin, şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmek mümkün değildir. Öyle ise davanın reddi gerekirken açıklanan yönler gözetilmeden kanun hükümleri özüne uygun biçimde yorumlanmadan ve miras hukukunun özellikleri ikmal edilerek vaziyetnamenin iptal edilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. DEVAMI… “Şekil Fazlalığı Varsa Vasiyetname İptal Edilemez”

Vasiyetnamenin İptali İçin Vasiyetname Tarihinde Akli Melekelerin Yerinde Olup Olmadığının Tespitinin Gerektiği

Somut olaya bakıldığında ise; muris 1921 doğumlu …’in davaya konu edilen el yazılı vasiyetnameyi düzenlediği tarih itibariyle akli melekelerinin ve temyiz kudretinin yerinde olmadığı davacı tarafça ileri sürülmüş olmakla, vasiyetname tarihinde murisin hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda tüm deliller toplanarak, ehliyetsiz olduğu iddia edilen murise ait doktor raporları, tıbbi belge, film grafilerinin de getirtilmesi suretiyle … Kurumu’ndan rapor alınıp, murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarih olan 04.03.1983 tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığının tespiti suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile … raporu alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. DEVAMI… “Vasiyetnamenin İptali İçin Vasiyetname Tarihinde Akli Melekelerin Yerinde Olup Olmadığının Tespitinin Gerektiği”

Malın Sabit Tenkis Oranında Bölünmesi Mümkün Değilse Davacıya Tercih Hakkı Tanınır

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK’nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. DEVAMI… “Malın Sabit Tenkis Oranında Bölünmesi Mümkün Değilse Davacıya Tercih Hakkı Tanınır”

Aciz Vesikası Varsa Mirasın Hükmen Reddi İçin Başka Araştırmaya Gerek Yoktur

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. DEVAMI… “Aciz Vesikası Varsa Mirasın Hükmen Reddi İçin Başka Araştırmaya Gerek Yoktur”