Somut olaya bakıldığında ise; muris 1921 doğumlu …’in davaya konu edilen el yazılı vasiyetnameyi düzenlediği tarih itibariyle akli melekelerinin ve temyiz kudretinin yerinde olmadığı davacı tarafça ileri sürülmüş olmakla, vasiyetname tarihinde murisin hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda tüm deliller toplanarak, ehliyetsiz olduğu iddia edilen murise ait doktor raporları, tıbbi belge, film grafilerinin de getirtilmesi suretiyle … Kurumu’ndan rapor alınıp, murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarih olan 04.03.1983 tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığının tespiti suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile … raporu alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2018/ 3975
Karar: 2018 / 7024
Karar Tarihi: 25.06.2018
(4721 S. K. m. 9, 10, 13, 15, 409) (6100 S. K. m. 282)
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı, 1921 doğumlu …’in dul ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, mirasçısı bulunmayan bu kişinin, son mirasçısının Hazine olduğunu ve … 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1339 E sayılı dosyasında mirasçılık belgesi talepli dava açtıklarını, murisin 04.03.1983 tarihli el yazısı vasiyetname düzenleyerek kapalı zarf içinde … 2.Noterliği’ne 04.03.1983 gün ve 12282 yevmiye no’lu işlemle teslim edilmiş vasiyetnamesinin bulunduğunun anlaşıldığını, vasiyetnameye göre murisin tüm mal varlığını davalıya bıraktığını, vasiyetnamenin hazırlandığı tarihte murisin 62 yaşında olup ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına dair herhangi bir sağlık kurulu raporunun bulunmadığını ileri sürerek, 04.03.1983 tarihli el yazısı vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar, murisin vasiyetnameyi yaptıktan sonra 25 yıl daha yaşadığını ve hiçbir sağlık kuruluşundan rapor almayarak 87 yaşında vefat ettiğini, 25 yıl boyunca vasiyetnameyi değiştirmeye gerek görmediğini ve işlemi yapan noterin de temyiz kudretinden şüphelenecek bir durumun mevcudiyetini görmediğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, muris …’e ait olduğu anlaşılan 04.03.1983 tarihli el yazısı vasiyetnamenin TMK.nun 538. maddesindeki şekil koşullarına uygun olduğu, TMK.nun 538.maddesinde sağlık kurulu raporu alınacağına dair bir kural bulunmadığı gibi dosyaya alınan nüfus kaydına göre de 1921 doğumlu olan murisin vasiyetnamenin yapıldığı 1983 yılında 62 yaşında olup, yaşı gereğince sağlık raporu alınması zorunlu bulunmadığından, 2008 yılında 87 yaşında ve kalp krizi sonucu vefat ettiği anlaşılan murisin, vasiyetnameyi yaptığı tarihte hukuki ehliyeti bulunmadığı konusunda, davacı tarafça herhangi bir belge sunulamadığı gibi, aksinin de kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; el yazılı vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme ve değerlendirme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim, Medeni Kanunu’nun “fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. madde hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış; 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca; ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanunun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmama nedeniyle kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere yapacağı işlemlere sonuç bağlanamaz.
Yukarıda sözü edilen ilkelerin yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımdan doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, tıbbi belge, film grafilerinin eksiksiz getirilmesi zorunludur.
Bunun yanında, her ne kadar, …nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişilerin “rey ve mütalaası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, akıl zayıflığı gibi psikolojik nedenlerin belirlenmesi çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan özellikle … Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanununun 409/2 maddesi akıl hastalığı ve akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
Vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak gerekir. Ehliyetsiz kişilerin yaptığı vasiyetnameler kendiliğinden batıl olmaz.
Somut olaya bakıldığında ise; muris 1921 doğumlu …’in davaya konu edilen el yazılı vasiyetnameyi düzenlediği tarih itibariyle akli melekelerinin ve temyiz kudretinin yerinde olmadığı davacı tarafça ileri sürülmüş olmakla, vasiyetname tarihinde murisin hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda tüm deliller toplanarak, ehliyetsiz olduğu iddia edilen murise ait doktor raporları, tıbbi belge, film grafilerinin de getirtilmesi suretiyle … Kurumu’ndan rapor alınıp, murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarih olan 04.03.1983 tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığının tespiti suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile … raporu alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2018 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)