Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar.
T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 8002
Karar: 2019 / 4601
Karar Tarihi: 16.05.2019
Davacılar; davalılardan …’a ait evi 07/08/2012 tarihinde kiraladıklarını, davalı …’ın davalı …’nın oğlu olup, kiralanan konutun bulunduğu apartmanın zemin katında dönerci dükkanı bulunduğunu, 01/10/2012 tarihinde davalı …’ın dükkanından aldığı döner bıçağı ile …’i alnından yaraladığını, yaranın yüzde sabit iz bıraktığını, davalı …’ın … Asliye Ceza Mahkemesince cezalandırılmasına karar verildiğini, bu olay nedeniyle dairenin 2012 yılının Ekim ayında boşaltıldığını, sözleşme gereği verilen 5.000,00 TL depozito senedinin iade edilmediğini, … tarafından davalı …’a ciro edildiğini ve davalı … tarafından Burdur İcra Müdürlüğü’nün … numaralı dosyası ile takibe konulduğunu, takip konusu senedin tanzim ve vade tarihlerinin sonradan yazıldığını belirterek, Burdur İcra Müdürlüğü’nün 2014/8124 numaralı takip dosyasındaki senet miktarı kadar borçlu olmadıklarının tespitine, %20’den az olmamak üzere tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …; dava konusu senedin teminat amaçlı olmadığını, senedin sebepten mücerret olup, senede karşı ileri sürülen iddiaların yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, duruşmada, senedin annesi tarafından ciro edildiğini, davacılar tarafından sunulan yazılı kira sözleşmesinin davalı … tarafından imzalanmadığını, davacılarla yazılı kira sözleşmesi yapılmadığını, sözlü kira sözleşmesi yapıldığını ve sözleşme yapılırken davacılardan senet alınmadığını, davaya konu olan senedin davacılara elden vermiş olduğu paralara ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Davalı …; davaya cevap vermemiş, duruşmadaki beyanında; kira sözleşmesindeki imzanın, dava konusu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, davacıları tanımadığını, senedin hangi amaçla düzenlendiğini bilmediğini, evi davacılara kiraya vermediğini, kira işleri ile oğlu Serkan’ın ilgilendiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; takibe konu bonoda alacaklı olarak görünen davalı …’ın söz konusu senedin hangi amaçla düzenlendiğini bilmediğini, bu senette neden alacaklı olarak göründüğü hususunda bilgisinin bulunmadığını, hatta senette ismi yazılı bulunan borçluları tanımadığını beyan etmesine karşın, diğer davalı takip alacaklısı …’ın ise icra takibine konu olan senedin davacılara elden vermiş olduğu paralara ilişkin olarak düzenlendiği yönündeki beyanı gözetilerek davanın ispatlandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, Burdur İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyası üzerinden takibe konulan 14/01/2013 tanzim 14/07/2013 vade tarihli 5.000TL bedelli bonodan dolayı davacıların davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, icra takibinin ihtiyati tedbiren durdurulmasına karar verilmemesi sebebi ile davalıların tazminata mahkum edilmeleri talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz, davacılar vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalıların temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E: … , K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660; 18.02.2015 gün ve E:2013/19-1362, K:2005/826 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik unsurlar da vardır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez.
Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Somut olayda, davacılar, dava dilekçesinde davalı … ile 07.08.2012 tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 9.maddesi gereği depozito olarak verilen 5000 TL senedin taşınmazın tahliye edilmesine rağmen iade edilmediğini, davalı … tarafından ciro edilerek davalı … tarafından takibe konulduğunu belirterek, senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, dayanılan kira sözleşmesinin aslı davacılar tarafından dosyaya sunulmamış, davalılar da sunulan fotokopi kira sözleşmesindeki imzayı kabul etmemiş, sözlü kira sözleşmesi yapıldığını, sözlü kira sözleşmesine istinaden depozito olarak senet alınmadığını, dava konusu senedin elden verilen borç paraya istinaden düzenlendiğini savunmuştur.
Dava dilekçesine ekli kira sözleşmesi davalılar tarafından inkar edildiği ve belge aslı sunulmadığından fotokopi üzerinde imza incelemesi yapılmadığı anlaşılmış olup; taraflar arasında yazılı bir kira sözleşmesi bulunduğu davacı tarafça ispat edilememiştir. Hal böyle olunca, bedel kaydı gösterilmeyen senet nedeni ile borçlu olunmadığını ispat yükü, aksini iddia eden davacılarda olup, davacılar yazılı kira ilişkisini dava konusu senedin bu sözleşmeye istinaden depozito olarak verildiğini ispatlayamamıştır.
O halde mahkemece; davacılar tarafından dava konusu senedin kira sözleşmesine istinaden depozito olarak verildiğini kanıtlanamadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacıların temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/05/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez.