Anayasa Mahkemesi, çalışanlarının e-posta hesaplarını kontrol eden ve kurcalayan işverenin aleyhinde ilginç bir karara imza attı. Söz konusu somut olayla aynı konuda verilen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2009/447 esas numaralı ve 2010/37516 karar numaralı, 13.12.2010 tarihli kararında, çalışanların e-posta hesaplarının incelenmesi, işverenin denetim ve kontrol yükümlülüğünün bir parçası olarak değerlendirilmişti. Ancak son noktada, Anayasa Mahkemesi tam tersi yönde bir karar vererek, böyle bir durumda çalışanın Anayasal haklarının ihlal edilmiş olacağına hükmetti.
Söz konusu olayda, Anayasa Mahkemesi’ne başvuran çalışana işverence kurumsal nitelikte bir elektronik posta hesabı verilmiş fakat bir müddet sonra söz konusu e-posta hesabı işverence incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne konu olan bu olayda, işverence yapılan bu inceleme işleminin işçinin Anayasal haklarını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Nitekim somut olayda, işverence yapılan incelemenin ardından, işçinin iş akdi feshedilmiş ve işçi tarafından işe iade davası açılmıştır.
İşveren tarafından, söz konusu e-postaların arasında, başvurucu işçinin diğer işçilere hakarete varan elektronik postalar gönderdiğinin fark edildiği belirtilmiş ve bu durumun haklı sebeple fesih yarattığı ileri sürülmüştür. İlk derece mahkemesi de, işvereni haklı görmüş ve işe iade davasının reddine karar vermiştir. Ardından işçi tarafından söz konusu karar temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay’a taşınmış, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bularak onamıştır.
Ardından, işçi tarafından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nce yapılan inceleme neticesinde;
- İşçiye kurumsal e-posta hesabının incelenebileceği, bu hesap aracılığıyla yapılacak iletişimin denetlenebileceği yönünde işveren tarafından yapılan açık bir bilgilendirmenin mevcut olmadığı,
- İşverenin, kişisel verilerin işlenmesinin hukuki dayanağı ve işlemenin amaçları, işlenecek verilerin kapsamı, verilerin saklanacağı süre, veri sahibinin hakları, işlemin sonuçları ve verilerin muhtemel yararlanıcılarını gösterir bir bilgilendirmede de bulunduğunu ispatlamadığı,
- Başvurucunun söz konusu kişisel veri niteliğindeki bilgileri bizzat kendisinin alenileştirmediği ve rızasının alınmadığı,
- Başvurucunun iş akdine dayanak olan olay dışında konu ile ilgisiz başkaca içeriklere de ulaşıldığı,
gerekçeleriyle Anayasal hakların ihlal edildiğine yönelik karar vermiştir.
Söz konusu karar kapsamında, Anayasa Mahkemesi’nin iş hukukunun yanı sıra Kişisel Verilerin Korunması Hukuku kapsamında da detaylı inceleme yaptığı anlaşılmaktadır. Buna göre, kişisel verilere ilişkin yukarıda sayılan ihlallerin aynı zamanda anayasal hakların da ihlali anlamına geldiği hükme bağlanmıştır.