Tedbir Nafakası Arttırılabilir Mi?

Tedbir nafakası artırılabilir mi?

 Tedbir nafakası açılmış olan bir boşanma davasında talep edilebilir. Bunun yanı sıra bağımsız bir talep olarak dava konusu da edilebilir. Tedbir nafakasının devam eden davada arttırılmasının istenip istenemeyeceği tartışmalıdır. Kanaatimiz ailenin korunmasına ilişkin hükümler ve tanınan geniş takdir yetkisi uyarınca değişen koşullara göre hakimin tedbir nafakasını arttırabileceği ya da azaltabileceğine yöneliktir.Bunun yanı sıra, bağımsız bir talep olarak nihai karar yönelik talep edilen tedbir nafakası bakımından, ÜFE oranında artış oranına hükmedilmesi de mümkündür.

Yargılama devam ederken hükmedilen tedbir nafakası bakımından;

  • Başvuran tarafça talep edilen tedbir nafakasından daha düşüğüne hükmedilebilir. Bu durumda her zaman bir dilekçeyle birlikte tedbir nafakasının arttırılmasını ve başlangıçta talep edilen miktara arttırılmasını talep etmek mümkündür.
  • Başvuran tarafça talep edilen tedbir nafakasına hükmedilmiş, ancak bu nafaka tutarı ilerleyen süreçte yetersiz kalmış olabilir. Bu durumda başlangıçta talep edilen tedbir nafakasından daha fazlasına mahkemece hükmedilip hükmedilemeyeceği tartışmalıdır. Bir görüş, hakimin görevinin aileyi korumak olmasından dolayı ve TMK‘da yer alan her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümlerden dolayı başlangıçta talep edilen tutardan daha fazla tedbir nafakasına talep üzerine hükmedebileceğine yöneliktir. Bir diğer görüş ise taleple bağlılık ilkesi uyarınca başlangıçta talep edilen tedbir nafakasından daha fazlasına hükmedilemeyeceğine ilişkindir. Bu durumda ıslah dilekçesi yoluyla talep edilen tedbir nafakasının arttırılması mümkün gözükmektedir.

Islah dilekçesi yoluyla tedbir nafakasının arttırılabileceğine Yargıtay kararlarında da rastlanılmaktadır:

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/13047 E. 2015/20173 K. sayılı 14.12.2015 tarihli kararı da bu yöndedir:

Davacı talebinin aşılıp aşılmadığı, ise öncelikle, dava dilekçesi ve aşamalarda varsa ıslah dilekçelerinin kapsamıyla belirlenebilir.
Somut olaydadavacı için aylık 300.00 TL tedbir nafakası talep edildiğidavacı ıslah dilekçesi sunarak talep sonucunu artırmadığı halde; davacı yararına aylık 400.00 TL tedbir nafakası takdir edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, talep ile bağlı kalınarak hüküm oluşturulması gerekirken; talebi aşar şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Tedbir nafakası
Tedbir nafakası

Boşanma davasından bağımsız dava konusu edilen tedbir nafakası bakımından;

Tarafların boşanma davası açmadan veya bir boşanma davası reddedildikten sonra da tedbir nafakası talep etmesi mümkündür. Bu yönde talep edilecek olan tedbir nafakasının bağımsız bir davanın konusu olduğu söylenebilmektedir. Bu dava sonucunda nihai kararla birlikte tedbir nafakasının ödenmesine hükmedilebilecektir. İşte bu gibi talep ve davalar bakımından tedbir nafakasının ÜFE oranında arttırılmasına karar verilebilmektedir.

Konuya ilişkin emsal kararlar:

Konuya ilişkin Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/10133 E. 2017/590 K. sayılı 25.01.2017 tarihli kararı şu şekildedir:

Davacı, davalı ile 1980 yılında evlendiklerini, davalının davranışları ve sorumsuzluğu nedeniyle şiddetli geçimsizlik yaşandığını, davalının 2002 yılında ev eşyalarını da alıp evi terkettiğini, bu tarihten itibaren ayrı yaşadıklarını, davalının boşanma davası açtığını ve davanın reddedildiğini, ev hanımı olduğunu, geçinmekte zorlandığını belirterek; aylık 500,00-TL. tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, kendisinin …’de üç ev ve bir dükkanın bulunduğunu, davacı ve çocukların evlerden birinde ikamet ettiğini, diğerlerini ise davacı tarafın dönem dönem kiraya verdiğini, 2004 yılından itibaren ayrı yaşadıklarını, davacı ve ailesinin evden kovduğunu, emekli olduğunu, rahatsızlığı nedeniyle çalışamadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı için her ay için takdir olunan 250,00 TL tedbir nafakasının 29/…/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen tedbir nafakasının her yıl Ocak Ayı …. Gününden bir önceki ay için açıklanacak olan Tüketici Fiyat Endeksi(TÜFE) oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir….- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

…-Hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş … Uygulamaları göz önünde bulundurularak “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” oranında artışına hükmedilmesi gerekirken “Tüketici Fiyat Endeksi(TÜFE)” oranında artırılmasına karar verilmesi bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/….maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir….- Ayrıca, 28/…/1956 tarih ve … E -… K sayılı … İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, mahkemece, davacı için dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, nafakanın infazda tereddüt yaratacak şekilde “ara karar 29/…/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere” hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün yıllık nafaka miktarının artış oranına ve nafaka başlangıç tarihine ilişkin …. maddesindeki “Ocak Ayı …. Gününden bir önceki ay için açıklanacak olan Tüketici Fiyat Endeksi(TÜFE)” ve “29/…/2015” ifade ve tarihinin hükümden çıkartılarak, yerine sırasıyla “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” ve “dava” kelimelerinin yazılması suretiyle, hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III-… maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer yönde bir başka karar yine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/21310 E. 2016/14799 K. sayılı 14.12.2016 tarihli kararı şu şekildedir:

Davacı; davalı ile 1994 yılında evlendiklerini, evliliğin başından itibaren davalının gerek fiziki gerek psikolojik şiddetine maruz kaldığını, çocukları için tahammül ettiğini, davalının 2012 yılından itibaren başka bir kadınla birlikte yaşadığını, kendisinin ise çalışmadığını maddi durumunun iyi olmadığını belirterek; kendisi ve iki çocuğu için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir nafakasının geçmişe yönelik 1 yıllık ve sonrasında davalıdan tahsiline, gelecek yıllarda TEFE/TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, evlilik birliğinin yükümlülüklerini davacının yerine getirmediğini, kendisinin evi terk etmediğini, tayin olduğu yere davacının gelmediğini, çocuklarıyla ilgilendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; tarafların 4-5 senedir ayrı yaşadığı, davalının başka bir bayanla hayatını sürdürdüğü ve evi terk ettiği, davacının çocukları ile birlikte yaşadığı ve herhangi bir gelirinin olmadığı, büyük çocuğunun vefatı nedeniyle geçim sıkıntısı çektikleri, müşterek çocukların geçinme ve ihtiyaçlarının karşılanmasında davalı babanın da sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava eş için 350,00 TL, müşterek iki çocuk için ayrı ayrı 250,00 TL tedbir nafakasına ve hükmedilen nafakaların her yıl Ocak ayında talebe gerek kalmaksızın TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranında arttırılmasına, karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları gözönünde bulundurularak “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” oranında artışına hükmedilmesi gerekirken “TÜİK tarafından açıklanan TÜFE” oranında artırılmasına karar verilmesi bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün yıllık nafaka miktarının artış oranına ilişkin 3. maddesindeki “TÜFE” ifadesinin çıkartılarak, yerine “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” ifadesinin yazılarak, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 Nafaka davalarınız için başvurabilirsiniz.