ÖZET: Mahkemece uzman bilirkişiye denetime elverişli rapor düzenlettirilmek suretiyle, tarafların kat irtifakına geçilmeden önceki taşınmazdaki paylarının hangi oranda kat irtifakı oluşmasından sonraki arsa paylarına yansıması gerektiği saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinen H.G.K.’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyularak karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2013/1-802
Karar: 2014/391
Karar Tarihi: 26.03.2014
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI – HATA – UZMAN BİLİRKİŞİM RAPORU – TARAFLARIN KAT İRTİFAKINA GEÇİLMEDEN ÖNCEKİ TAŞINMAZDAKİ PAYLARININ HANGİ ORANDA KAT İRTİFAKI OLUŞMASINDAN SONRAKİ ARSA PAYLARINA YANSIMASI GEREKTİĞİNİN SAPTANMASI GEREĞİ
(6098 S. K. m. 27) (6098 S. K. m. 36) (6100 S. K. m. 266, 297) (1086 S. K. m. 275, 388)
Dava: Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Asliye 5. Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 22.9.2011 gün ve 2010/479 E. 2011/290 K. sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 11.6.2012 gün ve 2012/2082 E-2012/7045 K. sayılı ilamı ile;
(… Dava; hata hukuksal nedenine dayalı iptal tescil istemine dair olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 7970 Ada, 3 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, davanın taraflarıyla dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş oldukları, buna göre davacı E.’in taşınmazda 661/39200, diğer davacı H.’ın 319/2400, davalı S.’in ise 2953/58800 oranında pay maliki iken dava dışı kişilerle birlikte yükleniciyle yaptıkları kat karşılığı inşaat sözleşmesi neticesinde bağımsız bölümlerin oluştuğu ve A Blok E-14 numaralı dükkanın davacı H.’la davalı S.’e, 4 ve 7 numaralı meskenlerin ise belirli paylar ile her üçü adına sicil kaydının oluşturulacağı sözleşmeyle kararlaştırılmasına karşın kat irtifakına geçilirken payların yanlış belirlendiği ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yapılan keşif neticesinde elde edilen bilirkişi raporları arasında paylar bakımından çelişki bulunmasına rağmen anılan çelişki giderilerek bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken teknik bilgiyi gerektiren bu durum, başka bir ifadeyle 6100 Sayılı 266. maddesi (H.U.M.K.nun 275. maddesi) hükmü gözardı edilerek mahkemece kendiliğinden hesap yapılarak sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
O halde; öncelikle bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve tarafların kat irtifakına geçilmeden önceki taşınmazdaki paylarının hangi oranda kat irtifakı oluşmasından sonraki arsa payına yansıması gerektiğinin saptanması ve elde edilecek veriler doğrultusunda neticeye gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı tarafın bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir…),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
H.G.K.’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların paylı mülkiyetle maliki oldukları 7970 ada 3 parsel numaralı taşınmazda dava dışı şirketle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre 4, 7 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin davalıyla birlikte davacılara verilmesinin kararlaştırıldığını, ancak tapu kayıtları oluşturulurken tapu paylarının gözetilmediğini, 14 numaralı bölümde davacı E. adına hiç pay oluşturulmadığını ileri sürerek, her üç bağımsız bölüm üzerinde arsa payları oranında hisse sahibi olacak şekilde tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı, davaya konu her üç taşınmazda da davacılarla birlikte pay sahibi olmaları gerektiğini, hesaplamada kendisinden kaynaklanan hata olmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 7970 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu tedavül kaydına göre davacı H.’ın 319/2400; davacı E.’in 661/39200; davalı S.’in 2953/58800 payının maliki oldukları; 28.5.2009 tarihinde dava dışı şirketle yapılan düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile 4,7 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin davacılar ve davalıya verilmesinin kararlaştırıldığı; 15.12.2009 tarihinde kat irtifakı kurulması ile 4 numaralı bağımsız bölümde taraflar adına 1/3’er pay; 7 numaralı bağımsız bölümde davacı E. adına 2257/11076 pay, davalı S. adına 1709/3692 pay, davacı H. adına 1/3 pay; 14 numaralı bölümde ise davacı H. adına 1960/5879 pay, davalı S. adına ise 3919/5879 pay tescil edildiği, davacı E.’e hiç pay verilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan 21.4.2011 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; 953/352800 arsa paylı 4, 7 ve 14 numaralı bağımsız bölümde E.’in 953/352800 payına karşılık 6,088 m2; 4, 7 ve 14 numaralı bağımsız bölümde H.’ın arsa payı ve 7512/352800 olan hissesine karşılık 47,99 m2; 4, 7 ve 14 numaralı bağımsız bölümde davalı S.’e 2838/352800 arsa payı ve hissesine karşılık 18,14 m2 alan isabet ettiği belirtilmiştir. 30.6.2011 tarihli ek raporda ise, 4 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerde 11303/352800 arsa paylarına karşılık, davacı E. adına 953/11303 payına 6,09 m2; davalı H. adına 7512/11303 arsa payına karşılık 47,99 m2; davalı S. adına 2838/11303 payına karşılık 18,14 m2; 14 numaralı bağımsız bölümde ise 11304/352800 arsa payına karşılık davacı E. adına 954/11304 payına karşılık 6,09 m2; davacı H. adına 7512/11304 payına karşılık 47,99 m2; davalı S. adına 2838/11304 paya karşılık 18,14 m2 pay olmak üzere toplam 33910/33910 payda 216,66 m2 alan isabet edeceği hesaplanmıştır.
Mahkemece bilirkişi raporunda küsuratlı hesaplama yapıldığı bu sebeple itibar edilmediği belirtilerek; davacı ve davalıların kat irtifakı tesisinden önceki tapu pay oranları aynı paydada eşitlenmek suretiyle bir hesaplama yapılmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Antalya tapu avukatı
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/son (mülga 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 388/son) maddesi uyarınca; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Mahkemece kurulan hüküm bu haliyle infazda tereddüt uyandıracak niteliktedir. Antalya tapu davaları
O halde, mahkemece uzman bilirkişiye denetime elverişli rapor düzenlettirilmek suretiyle, tarafların kat irtifakına geçilmeden önceki taşınmazdaki paylarının hangi oranda kat irtifakı oluşmasından sonraki arsa paylarına yansıması gerektiği saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinen H.G.K.’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyularak karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
H.G.K. görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler tarafından mahkemece yapılan hesaplamanın yeterli olduğu, hükmün onanması gerektiği ileri sürülmüşse de, bu görüş yukarda açıklanan gerekçelerle kurul çoğunluğu tarafından kabul görmemiştir.
Sonuç: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.03.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, tarafların paylı mülkiyet hükümlerine göre malik oldukları taşınmazda, kat irtifakı sırasında oluşan bağımsız bölümlerdeki paylarının, kat irtifakının kurulmasından önceki tapuda yazılı paylarına uygun düşüp düşmediği, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunup bulunmadığı ve mahkemece yapılan pay hesabının doğru verilere dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
Kat irtifakının kurulmasından önce, davaya konu taşınmazda davacı E. Çamlıkaya; 661/39200, davacı H. Parlakkaya 319/2400, davalı S. Çamlıkaya ise 2953/58800 pay sahibidirler. Yükleniciyle yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle A blok 14 numaralı dükkan ile 4 ve 7 numaralı meskenlerin taraflara ait olacağı kararlaştırılmış ve taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulmuştur. Sözleşmeleri davalı şahsen, davacılar adına ise vekilleri Veysi kolo imzalamıştır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde tarafların pay durumları gösterilmemiştir.
Kat irtifakı kurulurken 14 numaralı dükkanda davacı E. Çamlıkaya’ya pay verilmemiş, davacı H. Parlakkaya’ya 5879 pay üzerinden 1960 pay, davalı S. Çamlıkaya’ya ise 3919 pay verilmiştir. 4 numaralı meskende, taraflara 1/3’er olmak üzere eşit pay verilmiş, 7 numaralı meskende ise, davacı E. Çamlıkaya’ya 11076 payda üzerinden 2257 pay, davacı H. Parlakkaya’ya 1/3 pay, davalı S. Çamlıkaya’ya 3692 pay üzerinden 1709 pay verilmiştir.
Taraflara verilen bu payların, tapu kayıtlarındaki pay oranlarına uygun düşmediği çok açıktır. Ortada düzeltilmesi gereken maddi hata söz konusudur. Esasen bu yönde yerel mahkemeyle özel daire arasında uyuşmazlık yoktur.
Mevcut hatanın düzeltilmesi için mahkemece dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişiden asıl ve ek rapor alınmıştır. Ek raporda m2 üzerinden yapılan hesaplamayla tarafların payları gösterilmiştir. Bu hesaplama gerçeğe yakındır, ancak yöntemi yanlıştır.
Mahkemece, doğru yöntem kullanılarak, tarafların kat irtifakından önceki pay oranlarına göre hesaplama yapılmıştır. Aynı bilirkişiden alınacak 2. ek rapor ya da başka bilirkişiden alınacak rapor bu aşamadan sonra dosyaya olumlu katkı sağlamayacaktır.
Bilindiği üzere, pay ve payda aynı sayıyla çarpılır veya aynı sayıya bölünürse pay oranı değişmez, aynı kalır. Mahkemece matematiksel bu gerçek kullanılarak, ortak payda 117600 olarak bulunmuş ve buna göre davacı E. Çamlıkaya’nın payı 1983, davacı H. Parlakkaya’nın payı 15631, davalı S. Çamlıkaya’nın payı ise 5906 olmuştur.
Tarafların toplam payı 23520 olduğundan her bir bağımsız bölüm yönünden davacı E. Çamlıkaya’ya 1983 pay, davacı H. Parlakkaya’ya 15631 pay, davalı S. Çamlıkaya’ya ise 5906 pay verilmek suretiyle payların düzeltilmesi gerekmektedir.
Mahkemenin hesaplama yöntemi ve bulduğu pay oranları doğrudur. Gerekçesi denetime elverişlidir. Çelişkili raporlar söz konusu değildir. Aynı bilirkişiden asıl ve ek rapor alınmıştır. Ek rapordaki hesaplama yöntemi m2 hesabına dayandığından farklı rakamlara ulaşılmıştır. Ancak, bulunan bu rakamların mahkemenin bulduğu rakamlara orantılanması halinde aynı sonuca ulaşılmakta olup, fark metrekarenin binde biri kadardır.
Bu nedenle, yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanması gerekirken, BOZULMASINA dair sayın çoğunluğun değerli görüşüne katılamıyorum. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Write a Comment