Geçit hakkı tesisi bir taşınmaz mülkiyetini sınırlayan irtifak hakkı olmakla beraber özünü komşuluk hukukundan alır. Bu yüzden uygun geçit yeri saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin gözetilmesi zorunludur. Bunun doğal sonucu olarak da geçit hakkı davalarında davacının dava konusunda tam bir tasarruf yetkisi yoktur. Çünkü geçit gereksiniminin subjektif arzulara göre değil komşuluk hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde objektif esaslara göre belirlenmesi, yine fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin bu tür davalarda en yoğun şekilde uygulanması gerekir.
Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 4.11.2004 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 8.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak geçit hakkı istemi ile açılmıştır.
Mahkemece, davacının paydaşı bulunduğu 127 parsel lehine bilirkişi krokisinde D ile gösterilen 1445 parsel üzerinden 5 metre genişliğinde geçit hakkı tesis edilmiştir.
Kararı, davalı 1445 parsel maliki temyiz etmiştir.
Gerçekten, davayı takip eden A. Onay’ın geçit ihtiyacında olan 127 parsel sayılı taşınmazda paylı malik olması nedeniyle diğer paydaşların faydasına hareketle 127 parsel için geçit tesisi istemesi mümkündür.
Geçit hakkı tesisi bir taşınmaz mülkiyetini sınırlayan irtifak hakkı olmakla beraber özünü komşuluk hukukundan alır. Bu yüzden uygun geçit yeri saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin gözetilmesi zorunludur. Bunun doğal sonucu olarak da geçit hakkı davalarında davacının dava konusunda tam bir tasarruf yetkisi yoktur. Çünkü geçit gereksiniminin subjektif arzulara göre değil komşuluk hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde objektif esaslara göre belirlenmesi, yine fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin bu tür davalarda en yoğun şekilde uygulanması gerekir.
Somut olayda geçit, krokide D harfi ile gösterilen 5 metre enindeki güzergahtan kurulmuştur. Bu güzergah yapılan terkin sebebiyle 127 parselle bağlantılı olmadığı gibi davacı sitenin orman yönetiminden yol olarak kiraladığı (A) harfli yer de tapuda kayıtlı bulunmadığından hukuken genel yola da bağlantılı değildir.
Bu haliyle geçit, kesintisizlik ilkesi göz ardı edilerek kurulmuş, açıkçası davacı 127 parsel genel yola bağlanmamıştır. Diğer yandan, Türk Medeni Kanununun 748/son maddesince kanundan kaynaklanan geçit haklarının tapu kütüğüne tescili zorunlu olduğundan bu tescil, sadece tapu kütüğünde kayıtlı olan taşınmazlar bakımından yapılabilir. Krokide (A) harfli ve orman olduğu anlaşılan bölüm tapu kütüğünde kayıtlı olmadığından her ne kadar mahkemece geçidin kütüğün beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmişse de böylesine bir hükmün infaz olanağı yoktur.
Ayrıca; Dairemizin yerleşik ilkesine göre, geçit istisnalar dışında en fazla 3 metre enindeki bir sahadan verilebileceğinden mahkemenin 5 metre eninde geçit kurması da uygulamaya uygun düşmemiştir. Geçit davalarında amaç, bir taşınmazın genel yola çıkışını sağlamak olduğundan davacıya en fazla 3 metre eninde geçit yerine 5 metre eninde geçit tanınması geçit davalarının amacına uygun düşmez ve kabul şekli bakımından bozmayı gerektirir.
Az yukarıda söylendiği üzere, özünü komşuluk hukukundan alan geçit davalarında fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi gereği geçit tesis edilecek taşınmazın bu ihtiyacı karşılanırken yükümlü taşınmazın durumu da dikkate alınmalıdır. Olayımızda ise, 1445 sayılı parsel üzerinden geçit tesis edilirken taşınmaz geçit yeri nedeniyle ikiye bölünmüş taşınmaz malikinin taşınmazın tamamında olan tasarruf yetkisi geçitten ötürü kesintiye uğratılmış, ekonomik kaybına neden olunmuştur. Mevcut haliyle de krokide (D) harfi ile gösterilen yerden geçit tesisi olanağı yoktur.
Bu açıklamalardan sonra, davacının paydaşı olduğu 127 parselin geçit ihtiyacı içinde bulunduğu da gözetilerek başka güzergahlardan uygun geçit yerinin saptanması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Düzenlenen krokiye göre davacı 127 parselin 1 numaralı alternatif olarak gösterilen geçit güzergahından da yola çıkması olanaklı görüldüğünden mahkemece bu seçenek araştırılmak üzere 125 ve 126 parsel malikleri aleyhine ayrı bir dava açılması sağlanmalı, eldeki dava ile birleştirilmeli ve davacının geçit ihtiyacı onun subjektif arzusuna göre değil, objektif kriterlere göre bu parseller üzerinden aranmalıdır.
Tüm bu açıklananlara uygun düşmeyen ve Dairemizin ilkelerine aykırı olarak kurulan hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, 29.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
4721 S. K. m. 747