Avukatlara en sık sorulan sorulan birisi, avukatın karşı taraftan para alıp almadığıyla ilgilidir. Bu sorunun amacı, avukatın zaten karşı taraftan para alacak olması nedeniyle müvekkilinden para istememesi gerektiği düşünüldüğü içindir. Bu sebeple aşağıdaki ifadelerle birlikte her avukata benzer nitelikte sorular sorulmaktadır.
“Davayı kazanınca karşı taraftan para alacaksınız. Benden para almasanız olur mu?”
“Hem karşı taraftan hem de benden mi para alacaksınız?”
“Avukat zaten karşı taraftan para alıyormuş. Bizden almamanız gerekmez mi?”
Bu ve benzeri sorular her avukatın sıklıkla duyduğu ve yanıtlamak zorunda kaldığı sorulardır.
Avukatlık Kanunu’na göre avukat, yapılacak işin karşılığında müvekkiliyle serbestçe fiyat konusunda anlaşır. Ancak anlaşılacak olan ücret, her sene yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nden düşük olamaz.
Yine, davanın kazanılması halinde, karşı taraftan alınacak olan karşı vekalet ücretinin avukata ait olduğu, Avukatlık Kanunu’nda yazmaktadır.
Bu durumda, avukat davayı veya işi aldığında, müvekkiliyle olan anlaşması gereği ücretine hak kazanır. Eğer ortada bir sözleşme yoksa, söz konusu anlaşma Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenir. Bu anlaşma uyarınca ücret alması gereken avukat, söz konusu ücret üzerinden anlaşmaya bağlı olarak %18 KDV ödemek zorundadır. Ayrıca yine bu ücretin içerisinden kazanç dilimine göre %35’e kadar vergi ödemekle yükümlüdür.
Aynı şekilde dava olumlu şekilde sonuçlandığında, avukat bu kez de karşı vekalet ücretine hak kazanır. Bu ücret kanunen avukata ait olduğundan, avukat yine %18’lik KDV’yi ve %35’e varan gelir vergisini bu ücret bakımından da ödemek zorundadır.
Her iki ücret bakımından da makbuz kesmeyen ve vergi ödemeyen avukat, vergi kaçırmış sayılır. Dolayısıyla her iki ücret bakımından da avukat vergilerini ödemek zorundadır.
O halde avukat, KDV ve gelir vergisi bakımından ücretin neredeyse yarısını vergi olarak ödemekle yükümlüdür. Üstelik bu yükümlülük, hem kendi müvekkilinden alması gereken hem de davayı kazanması halinde karşı taraftan alacağı ücret bakımından geçerlidir.
Dolayısıyla bir avukatın sadece karşı taraftan alınacak ücretle iş kabul etmesi mümkün değildir. Nitekim, Vergi Dairesi tarafından kanunen müvekkilinden de para aldığı düşünülecektir. Bu durumda örneğin, 2.000,00 TL tutarında bir dava bakımından sadece karşı vekalet ücreti alacağını söyleyen avukatın, hem müvekkilinden 2.000,00 TL aldığı, hem de karşı taraftan 2.000,00 TL aldığı varsayılacak, avukat %18’lik KDV ve %35’e kadar varabilen gelir vergisi ödeyecektir. Bu durumda avukat zaten 2.000,00 TL’yi aşan tutarda bir miktarı vergi olarak ödeyecektir.
O halde, avukatın sadece karşı taraf vekalet ücretiyle çalışması mümkün değildir. Avukat bu durumda tüm aldığı parayı vergi dairesine yatıracak ve üstüne emek ve mesai harcayacaktır.
Sadece karşı taraf vekalet ücretiyle çalışacağını beyan edip, müvekkiliyle bu yönde anlaşan avukatların dahi, arada bu şekilde sözleşme olsa bile, kanunen her iki bedeli almaya da hakları olduğu için, sonradan her iki bedel bakımından kendi müvekkillerine icra takibi yapmaları mümkündür.
Görüldüğü üzere sadece karşı taraftan alacağı ücretle avukatın iş yapması mümkün değildir.
Öte yandan karşı taraf vekalet ücreti, sadece davanın kazanılması durumunda hak kazanılan bir ücret olup, avukatı davayı kazanmaya motive eden bir unsurdur.